Baştaşlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Baştaş: Bizde metrekare fiyatı yok, yaşam kalitesinin fiyatı var!

Konuğumuz, Kıbrıs’ın en köklü inşaat şirketlerinin başında gelen Baştaşlar İnşaatın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Baştaş. Aile şirketi olarak 1969 yılında kurulan ve 49 yıldır faaliyet gösteren Baştaşlar İnşaatın yönetimini, üçüncü kuşak olarak sürdürüyor.

Ahmet Baştaş, global anlamda Baştaşlar İnşaatın tanıtımını yaparken birçok önemli noktaya değiniyor. Kendisiyle inşaat sektörünü, yabancı yatırımcıların önemini, Kıbrıs’ın değerini, Kıbrıs’taki inşaat sektörünü, ve yeni projesini konuştuk.

“GEÇMİŞİN VE GELECEĞİN EN KÖKLÜ ŞİRKETLERİNDEN BİRİ!”

Röportajımıza Baştaşlar İnşaatı tanımakla başlayalım. Baştaşlar İnşaatın kuruluş hikâyesinden kısaca söz eder misiniz?

Baştaşlar İnşaatın geçmişi tabii ki eskiye dayanıyor. Şirketimizin kuruluş tarihi 1960’larda. 1969’ta müteahhit şirketi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne kaydolmuş bir şirketiz. Hâlâ daha Rum kesiminde kaydımız mevcut. Ayrıca Baştaşlar İnşaat olarak 1994’te Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliğinin yönetim kurulu üyesi olduk.
Babam ve amcam, Baştaşlar İnşaatın kurucularındandır. Zamanının en köklü şirketlerinden biriydi. Daha sonra 1998 yılında benim ve kardeşlerimin bu şirketi devralmasıyla bugünlere geldik.

Rahmetli abim, ben ve kız kardeşim; Baştaşlar İnşaat’ın üçüncü kuşağıyıız. Abimi 6 yıl önce kaybettiğimiz için aile şirketimizi kız kardeşimle devam ettiriyoruz. Ayrıca babam ve Baştaşlar İnşaat’ın kurucularından olan amcam da bize yardım ediyor. İkisi de her zaman yanımızda, bize destek oluyor.

Baştaşlar İnşaat neler yapıyor?

Bizim şirketimiz inşaat kökenli bir şirket. Şu anda Baştaşlar İnşaat, iki kısımda hizmet veriyor: Birincisi taahhüt inşaat işleri, yani dış şahıslara ve kurumlara yaptığımız yatırımlar. İkincisi ise yabancılara yaptığımız yatırımlar. Bu denge içerisinde hizmetimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar da gerek devlete gerekse de kurumlara birçok bina yaptık. Kısacası günümüze değin kayda değer inşaatlar yapmış bulunuyoruz.

“BİR YILDA YAKLAŞIK 10 İLE 20 BİN METREKARE ARASI İNŞAAT YAPIYORUZ!”

Bir yılda yaklaşık 10 ile 20 bin metrekare arası inşaat yapıyoruz! Genç ve dinamik bir şirketiz. Hizmet içi eğitime çok önem veriyoruz. Kurumsallaşmak için büyük mücadele veriyoruz ve takım arkadaşlarımızı ona göre oluşturuyoruz. Şirketin düşünce yapısına ve hedeflerine göre çalışma arkadaşlarımızı seçiyoruz. Mesela şirketin 2019 Ağustos’a kadar Hizmet İçi Eğitim Planı’nı hazırladık. Her iki haftada bir altı saat eğitim alıyoruz. Bu planda; kişisel gelişim, profesyonel iş ilişkilerinde nasıl davranılır vb. eğitimler yer alıyor. Çünkü “değişim, çağa ayak uydurmakla başlar” ve bu değişim, bizim temel hedeflerimizden. Öte yandan çalışanlarımız da hem bu durumdan haz alıyor hem de profesyonel çalışmanın zevkine varıyor.

“ÇALIŞANA DEĞER VEREN BİR ŞİRKETİZ!”

Tüm bu anlatılanlardan “Baştaşlar İnşaat ile çalışmak bir ayrıcalıktır!” sonucunu çıkarabilir miyiz?

Tabii ki. Ama ayrıcalığın ne olduğunu, belirtmek gerekir. En önemlisi, çalışana değer veren bir şirketiz. Çalışanlarımızın hem maddi hem de manevi anlamda mutlu olmaları için mücadele ediyoruz. Onların mutluluğu ve çalışma arzusu, işimize sımsıkı sarılmamız açısından bizi teşvik ediyor.

Peki, Pine Valley projesi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Pine Valley projemiz, yaklaşık 120 konuttan ve 5 konseptten oluşuyor: Pine Valley Aparments, Pine Valley Luxury Villas, Pine Valley Infinity, Pine Valley Houses ve Pine Valley Elegance. Ayrıca bu proje, 2019’un sonunda tamamlanmayı bekliyor.

Öncelikle biz, alışagelmiş konsepte yapsat projesi yapmıyoruz. Biz günümüz dünyasında insanların ihtiyaçlarına, isteklerine veya hayat standartlarına yönelik projeler üretiyoruz. Yatırımcılarımızın satın aldıkları evi ya da hayal ettikleri yaşamı, problem yaşamadan onlara sunmaya çalışıyoruz. Peki, bunlar nelerdir diyeceksiniz? Yani satış sonrası tüm hizmetleri veriyoruz: Restoran, temizlik, kuru temizleme ve alışveriş, otel konseptinde botanik bahçe, tenis kortları, spor alanları vb. hizmetleri sunmaya çalışıyoruz. Ev ya da kişisel ihtiyaçları sağlamak için hemen hemen her hizmeti veriyoruz. Bu da onları mutlu kılıyor. Bu çok önemli bir durum, çünkü bizim satışlarımızı da olumlu yönde etkiliyor.

“BİZDE METREKARENİN FİYATI YOK! YAŞAM KALİTESİNİN FİYATI VAR!”

Öyleyse, “Sizi diğerlerinden ayıran temel farkınız bu.” diyebilir miyiz?

Evet, temel fark bu. “O evin metrekaresi kaç para?” dediğiniz zaman bizden bir cevap alamazsınız. Çünkü bizde; bir evin metrekaresinin fiyatı yoktur, o evin yaşam kalitesinin fiyatı var. Kısacası biz konut satmıyoruz! Satış sonrasındaki projeyi, yatırımcımıza yaşam alanı olarak satıyoruz. Bu çok önemli. Ayrıca bu durumundan tüm yatırımcı arkadaşlarımın da farkına varması gerekir.
Her projemizde eksikliklerimizi görüyoruz ve bu eksiklikleri gidererek yolumuza devam ediyoruz. Her projeyi daha da geliştirerek yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Bu sebeple The Cove’da çıtayı daha da yükselttik. Çünkü bunu müşterilerimizden hissediyoruz. Çıtanın daha da yükselmesi gerekiyordu. Deniz kıyısının her detayıyla yaşam kalitesini birleştirip The Cove’u oluşturmak istedik.

“BİZ, HEP BERABERKEN DEĞERLİYİZ! BİRBİRİMİZE RAKİP DEĞİL,
YARDIMCI OLMAMIZ GEREKİR!”

Öyleyse, The Cove için “Girne’nin eşsiz projesi!” diyebiliriz miyiz?

Şu an için benzer bir proje yok, inşallah ileride olur. Umarım diğer arkadaşlarımız da yapar. Bizim en büyük isteğimiz, rakiplerimizin başarılı olması! Çünkü yabancılar: “Ben Kıbrıs’tan, Baştaşlar İnşat’tan ev aldım.” demiyor. Kıbrıs’ta başına bir şey gelirse: “Kıbrıs’a gitmeyin!” der. “Baştaşlar İnşaat’a gitmeyin!” demez. Bu yüzden tüm arkadaşlarımızın başarılı olmasını istiyorum.

Biliyorsunuz, memleketimizde belirli çevreler yatırımcı düşmanı. Başarılı olan yatırımcıları, onların hakkında hiç araştırma yapmadan ciddi şekilde onları eleştiriyorlar ve onların yollarına taş koymak istiyorlar. Ancak biz, hep beraberken değerliyiz. Baştaşlar İnşaat sadece kendi başına bir değer olamaz. Bunu fırsatı geldikçe söylüyorum, anlatmaya çalışıyorum. Dünyanın piyasası hepimize yeter. Çok küçük bir ülkeyiz. Dünya ölçeğine göre çok küçük işlerle uğraşıyoruz. Bu yüzden birbirimize rakip olmak yerine yardımcı olmak en mantıklısı.

The Cove’a dönersek The Cove, iki etaptan oluşacak: Birinci etap, deniz tarafında 75 konutluk bir proje. Önceden tanıtımını yapmıştık. Ayrıca sosyal tesisleri, deniz kenarında restoranları ve bir plajı olacak. İkinci etabımız ise yaklaşık 100 konuttan ibaret bir proje olacak. Biz çok hızlı ilerleyen değil, ayağımızı sağlam basarak yürüyen bir şirketiz. Bu nedenle birinci etabın satışlarında ciddi bir rakama ulaşmadan ikinciye başlamayacağız.

“BİZ BÖLGEYE FAYDALI OLMAK İSTİYORUZ”

Birinci etaptaki gemili plajı, halka açık ve belediyeyle ortak olacak. Biz orayı, kesinlikle kendimiz kiralamak istemiyoruz. Devletle yapmak istiyoruz. Belediyeyle yürümek istememizin esas amacı, sadece para kazanmak değil. Bölgeye de faydalı olmayı hedeflediğimizi bölge halkına göstermek. Belediye ve bölge halkıyla çok iyi ilişkilerimiz var. Çünkü biz o bölgeden maddi bir kazanç sağlıyorsak o bölgeye de kesinlikle faydalı olmalıyız. Çünkü bölgelerin yardıma ihtiyacı var.

Girne’de bir sağlık ocağı var, oraya geçen yıl ambulans aldık, bu yıl tadilatlarını devam ettireceğiz. Ayrıca her yıl sağlık ocaklarına faydamız dokunana kadar katkı yapacağız. Yine çevrenin spor kulüplerine de yatırımlarımızı yapıyoruz.

Baştaşlar İnşaat olarak markalı konut projelerine devam edecek misiniz? The Cove’dan sonra hedef nedir?

Tabii ki. Takımımız genç. Gücümüz yettiğince sağlığımız sıhhatimiz izin verdiği sürece yapmak istiyoruz. Tabii ki hedefimiz; dünyayla paralel gidebilmek, insanların ihtiyaçlarına yönelik gelişimleri yapabilmek. Yani elinizdeki cep telefonu bile, her sene, iki defa değişiyor. Bu nedenle insanın yaşamı standartları da değişiyor. İnsanlar daha konforlu bir hayat sürmek istiyor. Bunlara ayak uydurmamız gerekiyor.

“BU KADAR UCUZ KONUT SATMANIN BİR ANLAMI YOK!
KALİTELİ MÜŞTERİLERE İHTİYACIMIZ VAR!”

Peki, Kuzey Kıbrıs’ın ev fiyatları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kıbrıs’ta bu kadar ucuz konut satmanın bir manası yok. Bir an önce, bu ucuz konutların satışı durdurulmalı! Çünkü bu ucuz konutlar yüzünden kalitesi düşük insanlar da buraya geliyor! Bizim burada değerli projelere ve kaliteli yatırımcılara ihtiyacımız var. Biz nasıl “kaliteli ev” satmayı başarıyorsak onların da çok rahat başaracağından eminim. Bu kaliteyle adamız daha da güzelleşecek. Son dönemlerde biraz daha kalite artıyor. Kalitenin kesinlikle alıcısı var.
Şimdi bahsedeceğim konunun altını çizmek isterim: Ben dünyayı biraz tanıma fırsatı buldum. Ada’mız çok güzel. Ada’da yaşam çok güzel. Kuzey Kıbrıs, bizim yaşadığımız bölge. Böyle bir yer yok, böyle bir güzellik, böyle bir doğallık yok. Tüm güzelliklerin bir arada toplandığı bir ada da yaşıyoruz. Bunu bize müşterilerimiz söylüyor. Bizim sadece yapmamız gereken, onlara uygun proje üretmek. Şu an bizim yaptığımız da tam olarak bu!

“SİYASİ OLARAK ETKİLENMEYECEĞİMİZ ÜLKELERLE ÇALIŞIYORUZ!”

Baştaşlar İnşaatın hedef kitlesi kim?

Biz, dünyanın problemsiz bölgelerinde yaşayan, hayatı yaşamayı bilen, imkânları olan insanlarla çalışmak istiyoruz. Ayrıca Kuzey Kıbrıs’ın siyasi yapısını biliyorsunuz, biz Avrupa Birliği ülkesi değiliz. Ancak daha önce AB üyesi olan ülkelerle çalıştığımızda çok etkilendik. Yani siyasetten etkilenmeyeceğimiz ülkeler seçtik.
Bundan 5 yıl önce 2013 yılında İskandinav ülkeleri, İngiltere ve Türkiye’yi hedefledik. Rusça konuşan ülkeler birinci hedefimiz olmasa da ikinci hedefimiz. Özellikle şu an; Estonya, Litvanya, İsveç, Norveç ve Finlandiya’nın piyasasındayız. Almanya’yı da deniyoruz.İngiltere ile zaten çalışıyoruz. Binlerce kilometreden gelip ev alıyorlar. Biz bunu Rum radarının altından yapıyoruz. Nasıl çalışmamız gerektiğinin yollarını bulduk. Ambargo var ama yok. Çözmek isterseniz de yolları var. Bizim işimiz daha zor olsa da avantajlarımız çok. Yurt dışıyla direkt bir temasımız yok. Bu durum dezavantaj gibi gözükse de avantajlarımız çok. Avantajlarımızı öne çıkarıp insanları buraya getiriyoruz ve onları mutlu ediyoruz.

“TANITIMIMIZI KENDİMİZ YAPIYORUZ”

Peki, yurt dışındaki ülkelere tanıtımınızı kim yapıyor?

Yurt dışındaki tanıtımımızı kendimiz yapıyoruz. Bu yüzden tanıtım aşamasında çok ciddi paralar harcıyoruz. Tanıtımımızı da o bölgenin tanınmış insanlarıyla gerçekleştiriyoruz. İsveç, Norveç ve İngiltere’de halka açık figürlerle çalışıyoruz. Onları buraya davet ediyoruz. Misafirlerimizi ağırlayıp Kuzey Kıbrıs’ı ve yatırımlarımızı gösterdikten sonra onlarla iş birliği yapıyoruz.

Biz değil, onlar bize güvenerek kendi ülke vatandaşlarını buraya çağırıyor. Bu büyük bir ivme kazandırdı bize. Bizi biz anlatmıyoruz. Bizi, tanınmış halka açık figürler anlatıyor. Güvenilir figürler. Tabii zaman içerisinde göre göre, uğraşa uğraşa profesyonel bir ekip oluşturduk.

Şu an 20 Haziran’daki tanıtıma başladık. 15-20 gün içerisinde birinci etabın %30’u satıldı. Bu bir ay içerisinde, tanıtımdan önce de bizden satışlar gerçekleşti. Hedefimiz yılın sonuna kadar %75’ini satmak. Gelecek yılın ilk çeyreğinde de tamamını satmak. Bu şekilde devam ederse ikinci etap, gelecek yılın üçüncü çeyreğinde başlayabilir. Ancak bunun için çok erken.

“EN BÜYÜK SIKINTIMIZ BÜROKRASİ!”

Ada’daki yatırım iklimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ada daha yeni yeni gözlerini açıyor dünyaya. Dünyayı biraz daha tanıdıktan sonra Ada da çok büyük yatırımlar yapılmalı. Yatırımcılar için biçilmiş kaftan.
En büyük sıkıntımız bürokrasi. Ayrıca bizi yönetenlerin bizimle aynı görüşü paylaşmamaları, aynı vizyonda olmamaları, yönetimlerin vizyonsuzluğu, sadece popülist davranarak seçilme uğruna verdikleri sözler, yatırımcılarla pek ilgilenmedikleri ortada. Biz bir şey beklemiyoruz. Bize engel olmasınlar, sadece bunu istiyorum. Çünkü engellerle de karşılaşıyoruz. Örneğin, yatırımcı buraya büyük bir hevesle geliyor. Özellikle de otellere büyük yatırımlar yapmak isteyenler, buraya gelmeyi tercih ediyor. Ancak arkasına bakmadan koşa koşa kaçıyor.

“VİZYONSUZLUK EN TEMEL PROBLEM!”

Bizimle ilgili de aklımın almadığı çok konu var. Biz bu konularla alakalı Müteahhitler Birliği olarak da uğraştık ancak vizyonsuzluktan bir ivme kazanamadık.

Yabancılara ev alma sınırlamasının olmaması konusunda olumlu bir sonuca varamadık. Bugün İngiltere’de yabancıların ev alma sınırlaması var mı? Tabii ki yok. Neden yok? Yani aynı şahıs 10 tane ev aldığında ne zarar verecek bize? Ben bunu devlet büyüklerine de sordum. Ben 2011-2012 yılları arasında Müteahhitler Birliğinin yönetimindeydim ve yapsatla ilgili konularda görevliydim. Özellikle İranlılar ve Rusların sebepsiz yere eskiden izinleri çıkmıyordu. İptal ediliyordu. Hâlâ daha eski çağ, yabancılara ev almada izin sistemi var. Alıcı uyuşturucu ya da silah kaçakçısıysa bütün dünya zaten bunu biliyor. Yani bu araştırmaları zaten yapıyoruz, yapıyorlar. Yani o ülkenin polis memuru gerekli belgeyi size verdikten sonra sizin bu durumu sorgulamaya hakkınız var mı? Öyle bir şey varsa zaten mallarına el koyarlar. Bütün dünya ülkeleri başka ülkeden yatırım çekmek için yatırımcıların önünde takla atıyor. Biz yatırımcıları kovuyoruz.

Geçen gün İç İşleri Bakanımız açıkladı: “Türkiye’de iki için çalışıyoruz.” İhya ettiniz. Neden 2 de 5 ya da 10 değil? Neden sınırsız olmasın? Gülünç bir durumdayız samimi söylüyorum. Özellikle şu an ki hükümet, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak istiyor. Kuzey Kıbrıs’ta ekonominin en büyük, en temel taşlarından birisi de inşaattır. Bunun örnekleri var. 2004-2007’de bütçemiz arttı. Neden? İnşaat patlamasından. Şu an bütçemiz dengede gidiyor. Neden? İnşaat patlamasından. Onlar ne yapıyor? Ne açılım yapıyor? Buradan soruyorum, engel nedir? Bana bir kişi çıksın, “Engel var!” desin. Bizim zafiyetlerimizi, tembelliklerimizi, yapamadığımız kontrollerimizi engel olarak önümüze koyamazsınız. Bir işte, burada kantonlar oluşmasın. Senin güvenlik güçlerin burada. Ada’nın kontrolü belli. 40 bin asker, 3-5 bin arası polis var. Daha fazla güvenlik mensubu yok dünyada. Yani nedir engel? Ben onu anlamadım. Bunu kesinlikle aşmaları lazım.

“TURİZME VERİLEN DESTEK, İNŞAAT SEKTÖRÜNE DE VERİLMELİ!”

Bizim gibi yurt dışından buraya para getiren insanlara, yatırım açısından katkı yapmaları lazım. Ben broşürümü bile dünya parayla gönderiyorum. Turizme ciddi bir katkı veriyorlar. Gelen turist başına belli bir katkı var. Tanıtımlarda katkı yapıyorlar. Bizle ilgili hiçbir şey yok. Hatta köstek var. Ama ekonomiyi de ayakta tutan temel taşlardan biriyiz. Yani yıllardır böyle gidiyor. Hiçbir hükümette ilgilenmiyor. İlgileniyor gibi gözüküyor ama hiçbir şey de yapmıyor. Müteahhitler Birliği Başkanımız bu konuda ısrar ediyor. Yaklaşık 1.5 yılda bir seçim oluyorsa nereye konsantre olacak hükümet? Olamıyor doğal olarak. Ortalamada her 1.5 yılda bir seçim var. Hep seçilmek için. Bu yüzden biz kendi işimize bakıyoruz.

Yurt dışından gelecek yatırımcıların nelere dikkat etmesi gerekir?

Kesinlikle alacağı şirketi, kimden alırsa alsın bir avukatla çalışsın. Direkt almaya karar verdikten sonra bir avukata gitsin. O şirketle ilgili bir araştırma yapsın. Her şey tamam mı, değil mi? Bu çok önemli. Müteahhitler Birliği’ne sordursun: Kayıtlı mı, kayıtsız mı, bir geçmişi var mı? Daha önce yaptığı işlerdeki durumu nedir?

Biz yatırımcılarımıza şart koşuyoruz: “Biz avukatlarla çalışıyoruz. Muhakkak siz de bir avukatla çalışmalısınız!” diye. Bizim açımızdan da onların açısından da.
Gerek ülke koşulları, gerek bizim satış koşullarımızı iyi bilip satın alması gerek. Bu çok önemli. Ama bundan daha önemlisi satın alacakları firmanın geçmişini araştırmaları gerek. Sözleşmeyle bir satış yapıyorsunuz, sözleşmeyi tapuya kaydettiriyorsun, koçan çıkana kadar. Bu süreçteki en önemli şey; şirketin geçmişidir, işine sadık olmasıdır, dürüstlüğüdür. Başka bir garantisi yok! Bizde öyle bir sigorta yok, dünyadaki gibi sigorta karşılayıp bitirecek. Yani daha biz çağdaş koşullarda çalışmıyoruz. Güvene dayalı çalışıyoruz. Bu nedenle güvene dayalı çalışan ülkede, güvenilecek şirketin iyi seçilmesi gerekir.