Koronavirüs ile değişen dünya düzeninde gelinen nokta ve alınan sonuçları Kuzey Kıbrıs ekonomisi ve KKTC emlak sektöründe de görmeye başladık. En büyükler değil, en hızlı hareket edenler değil, dijitalde güçlü şekilde var olanlar süreci kazanca çeviriyor. Peki bu sürece nasıl gelindi? Kıbrıs Emlak Merkezi Yayın Direktörü Özge Yavuz Ayaz yazdı…
Eskilerden bildiğimiz çok güzel bir söz vardır. Büyük balık küçük balığı yer. Özellikle iş hayatında durum böyleydi. Yatırımlar yüksek bütçeler gerektiriyordu. Küçük balıklar çok güzel projeler geliştirse dahi bu yükün altına giremiyorlar ve vazgeçiyorlardı. Büyük balıklar karlı olan her projelerini hayata geçirebiliyorlardı, maddi güç çok önemliydi.
Sonra şartlar değişti şirketler büyüdü, kurumsallaştı. Karar verme mekanizmaları yavaşladı. Yönetim kurulu toplantıları, alınamayan ve geciken kararlar derken ciddi bir boşluk oluştu.
Yeni girişimciler bu boşluğu görerek ilerledi. Teknolojinin nimetlerini de kullandı tabi ki. Üstelik arada teknolojide üstünlük gibi hayati bir fark vardı.
Büyük balık küçük balığı yer cümlemiz, “hızlı balık büyük balığı yer” olarak değişti.
Teknoloji geliştikçe hayat çok hızlı akmaya başladı, insanların beklemeye tahammülü kalmadı çünkü. Çağın hastalığı desek de çözümler de buna uygun olmalıydı. Yeni girişimciler ya da teknolojiye ayak uydurabilen hızlı firmalar dikkat çekti.
Multiscreen dediğimiz aynı anda en az 2 veya 3 ekrandan hedef pazar oluyoruz. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu, tablet vb. Farklı ekranlardan, aynı anda firmalar bizim aklımıza bir pazarlama stratejisi ile ulaşıyorlar ve anlık oluşan fikirlere cevap bulamazsak yeni bir arayış içine giriyoruz. Hayat hızlı akıyor, düşüncelerimiz de öyle.
Genç girişimcilerin önü açıldı zamanla, farklı fikirler oluşturmaya ve rekabet yaratmaya başladılar. Üstelik hızla karar verip aksiyon alabiliyorlardı. Anlık oluşan sorulara cevapları hazırdı.
Ancak şimdi yaşadığımız bir pandemi gerçeği var. Tüm dünyada ekonomi durma noktasına geldi. İnsanların sağlıklarını korumak için bırakın seyahati kapıdan dahi çıkamadığı bir süreçten geçtik ve geçiyoruz.
Durum ve şartlar değişiyor.
Birinci dalga bitiyor ikinci dalga başlıyor. Aşı bulunuyor ancak ne kadar sürede tüm dünyada olur bilinmiyor. Kötü senaryolar birbirini takip ediyor, yeni salgınlar konuşuluyor. Neticede dünyanın ekonomisini rayına oturtması için her 8-10 yılda bir yeni krize ihtiyacı var.
Hal böyle olunca büyük balığı yiyen hızlı balık da evrim geçirmek zorunda kaldı.
İşini online sistemlere taşıyanlar çalışmaya devam etti, online olmayanlar güzel bir tatil yaptı tabi sağlıkları yerinde olduğu temennisiyle.
Hızlı balığa takla attırdık dünyalı olarak.
Yeni sloganımız “Dijital balık tüm balıkları yer”
Hayırlı olsun hepimize..
